Madde Kötüye Kullanımı ve Bağımlılığı Beyni Nasıl Etkiler? - Noema Aile Güncel Yazılar

Madde Kötüye Kullanımı ve Bağımlılığı Beyni Nasıl Etkiler?

Kolay anlaşılması açısından bağımlılık kendilerini tekrarlayan ve birbirini takip eden üç evreli bir döngü olarak tarif edilebilir:

  1. Aşırı tüketim ve toksikasyon,
  2. Çekilme ve olumsuz duygulanım,
  3. Aşırı uğraş ve beklenti (veya aşerme).

1- Aşırı Tüketim ve Toksikasyon

Bağımlılık yapan bütün maddeler beyinde dopamin miktarını çok hızlı ve belirgin şekilde arttırır. Dopamin beyinde motivasyon ve ödülü kodlayan kimyasal maddedir. Dopaminin beyinde hızlı yükselişi beyinde “ödül” anlamına gelir ve kişi kendisini çok iyi hisseder.

Ödülün varlığı, ödülle ilişkili çevresel uyaranların koşullu bir şekilde öğrenilmesini sağlar.

Örneğin her ödül geldiğinde bir barda belli arkadaşlarımla berabersem veya her madde kullanmamdan önce kendimi kötü hissediyor ve bu his geçsin diye madde kullanıyorsam, bir mekâna, kişilere ve duyguya karşı koşullanırım ve bu ortamlarda ödülün geldiğini öğrenirim.

Ödül ile aynı çevresel uyaranların tekrarlayıcı bir şekilde bir arada bulunması sonucunda, artık ödülün kendisi ortaya çıkmadan sadece öğrenilen uyaranlarla karşılaşıldığında dopamin salınımı gerçekleşmeye başlar.

Sinapslardaki yapısal değişiklik, madde kullanımı sırasındaki ödülle doğal olarak elde ettiğimiz ödüller arasındaki farkı anlamamız açısından çok önemlidir. Yemek yeme, cinsellik gibi doğal ödüllerde, belli bir düzeyde ödül elde edildikten sonra sistem “doyar” ve ödülün değeri düşer. Oysa madde kullanımı bu mekanizmayı baypas eder ve dopamini direkt olarak arttırarak kendi kendisini devam ettirir.

Çocuğunuzda madde kötüye kullanımı ve bağımlılığı ile ilgili belirtiler gözlemliyorsanız, Noema Aile değerlendirme testlerinden Madde Bağımlılığı Testi (NIDA-Modified ASSIST) ile ön değerlendirme yapabilirsiniz.

Çocuğunuzu değerlendirmek için Noema Aile testlerini uygulayın.

2- Çekilme ve Olumsuz Duygulanım

Madde kullanımı ve bununla ilgili koşullanmalar sonucunda elde edilen ödül, ne yazık ki kişinin sağlıklı şekillerde elde ettiği ödülden çok daha güçlüdür. Bu nedenle madde bağımlılığı olan kişi, çevresini madde ve madde ile ilişkili koşullandığı değişkenler (mekan, kişiler, duygular) açısından değerlendirmeye ve bu değişkenlere odaklanmaya başlar.

Madde bağımlılığı olan kişinin maddeyi kullanarak elde ettiği dopamin salınımı zamanla azalır. Bağımlının beyni, hem maddeye hem de doğal ve sağlıklı ödüllere, madde kullanmayan kişilerin beyinlerine kıyasla daha az dopamin salarak yanıt verir. Bu nedenle bağımlı kişinin istediği etkiyi elde etmesi için madde miktarını arttırması gerekir. Bu durum aynı zamanda kişinin günlük aktivitelerden gitgide daha az zevk almasına dolayısıyla bunlarla daha az motive olmasına yol açar. Madde kullanımı sonucu ortaya çıkan dopamin salınımları, amigdala adı verilen beyin bölgesini farklılaştırarak kişinin stresten daha olumsuz etkilenmesine ve genel olarak kendisini daha kötü hissetmesine yol açar. Bu yüzden madde yokluğunda kişi kendisini çok kötü hisseder. Artık maddeyi kullanmak için tek neden kendini iyi hissetmek değildir, kişinin ana amaçlarından birisi madde yokluğunda ortaya çıkan çok kötü duygulardan kurtulmaktır.

Bağımlı kişi bir süre sonra, artık kendisine zevk vermeyen maddeyi sadece olumsuz duygulardan kısa bir süre kurtulmak için kullanmaya devam eder. Ne yazık ki devam eden madde kullanımı ile olumsuz duygular da derinleşir ve bir kısır döngü ortaya çıkar. Olumsuz duygulanım, sonraki aşamada aşırı uğraş ve beklentilere yol açar.

3- Aşırı Uğraş ve Beklenti

Madde ile aşırı dopamin salınımı sonrasında ortaya çıkan değişiklikler, prefrontal korteksi etkiler. Beynin bu bölgesi karar verme, farklı alternatiflerin değerlerini karşılaştırma, öz denetim, dürtüselliği kontrol edebilme ve bekleyebilme, plan yapma ve planları uygulayabilme gibi çok önemli işlevlerle ilişkilidir. Madde kullanıldıkça, madde alımı ile ilişkili durumların “değeri” artar ve bunlara daha fazla odaklanılır.

Öte yandan, beynin prefrontal bölgesindeki birçok alan maddeyle ilgili uyaranlarla karşılaşılmadığı zaman normal şartlarda olduğundan daha az aktif hale gelirler. Böylece bağımlı kişinin yargılamasını bozar ve onu daha takıntılı hale getirir. Burada serotonin düzeyinin yükselmesi de kritiktir; serotonin düzeyi obsesyonlarla direkt ilişkilidir.

Aşırı arama, maddenin tekrar yoğun ve kontrolsüz bir şekilde alınmasına ve bağımlılık döngüsünün devamına yol açar.

Sonuç olarak, madde ilk kullanılmaya başladığında yoğun bir haz verir ancak daha sonra madde bağımlılığının beyne etkisiyle yarattığı kalıcı da olabilen değişiklikler sonucunda madde kullanımını devam ettiren olumsuz duygulardan kurtulma haline gelir. Bu aşamayı takıntılı bir şekilde arama takip eder.

 

Kaynak: Aşkın Kimyası, Prof Dr Özgür Öner, Destek Yayınları, İstanbul, 2020.

Profesyonel destek almak için online randevu oluşturun.

İlginizi Çekebilecek Diğer Konular

Aylık haber bülteni almak, ücretsiz etkinliklerimize katılmak, atölye çalışmalarımızdan indirimli yararlanmak ve çocuğunuzun gelişimini takip etmek için ailemize katılın.

#Noema Aile'ye üye olun.